11 Haziran 2011 Cumartesi

Geçen sene zararsız, şimdi zararlı olan kimyasallar.


İki basın açıklaması arasındaki farkı bulunuz.

Danimarka’da yasaklanan ve Fransa’da da yasaklanması tartışılan parabenlerle ilgili Sağlık Bakanlığı yakın zamanda aşağıdaki basın açıklamasını yayımlayarak, içimize su serpti. Vücutta östrojen hareketlerini taklit ettiği, dolayısıyla hormon sistemine ve özellikle erkeklerde üreme zarar verdiğiyle ilgili bilimsel çalışmalar bulunan paraben, pek çok ilaçta ve kozmetik ürünlerin hemen hepsinde bakteri oluşumunu önlemek amacıyla kullanılıyor. Geçen yıl Harvard Tıp Fakültesi’nce yapılan bir araştırmada parabenlerin spermlere zarar verdiği tespit edildi, daha önceki araştırmalarda da bu kimyasalların –basın açıklamasında belirtildiğinin aksine- vücutta depolandığına dair bilimsel veriler elde edilmişti. Ama sağlık konusundaki en yetkili mercii “zararsız” dediyse, öyledir elbet. Tıpkı geçen yıl Temmuz’daki basın açıklamasında olduğu gibi. O zaman da Bisfenol A (BPA) zararsızdı mesela, endişelenmeye mahal yoktu. Biz boşuna yazıyorduk, “biberonlardaki kimyasal tehlike” diye. Sonra bu “zararsız” kimyasallar bir yılda karakter değiştirdi, birden bebeklerin, çocukların sağlığına zarar vermeye başladılar. İşte bu yüzden Sağlık Bakanlığı da yeni bir açıklamayla BPA’ların yasaklanmasını onaylandı. Darısı parabenlerin başına! 
Bu arada siz paraben muhteva eden ürünleri gönül rahatlığıyla kullanmaya devam edin. Firmaların durup duruken paraben-free ürünler çıkartmasının altında da bir mana aramayın artık! Bunca nesil  BPA'lı biberonlarla büyümedi mi? Onlara paraben ne yapar ki?

 

Parabenleri konu alan Mayıs 2011 tarihli basın açıklaması.


Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, paraben maddesinin vücutta toksik etki yaratacak ölçüde biriktiğini gösteren ve insanlarda doğrudan kanser oluşturmasına yönelik kanıtlanmış bilimsel veri bulunmadığını belirtilerek, yapılan bilimsel çalışmalarla konunun bilim dünyası tarafından yakından takip edildiği vurgulandı.

Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulunun, ilaçlarda ve kozmetik ürünlerde koruyucu olarak kullanılan "paraben" maddesiyle ilgili, 26 Mayıs 2011 tarihinde toplandığı bildirildi.


Açıklamaya göre, toplantıda şu kararlar alındı:


-Parabenler, ilaçlarda ve kozmetik ürünlerde antimikrobik etkileri nedeniyle 1924'ten beri tüm dünyada, koruyucu amaçlı ve çok düşük dozlarda yardımcı madde olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Parabenlerin kimyasal yapılarına göre metil, propil, bütil paraben gibi türevleri vardır.


-Parabenler insan vücudunda östrojen hormonuna benzer etkiler göstermektedir. Ancak bu etkileri, östrojenin binde biriyle 10 milyonda biri kadardır. İlaçta ve kozmetikte en çok kullanılan metil parabenin etkinliği, östrojen etkinliğinin 2 milyon 500 binde biri kadardır. İlaçlarda ve kozmetik ürünlerde bulunan miktarıyla (östrojene uzun dönemde yüksek doza maruz kalmaya bağlı yan etkileri de dahil) östrojenik etki göstermediği kabul edilebilir. Bu nedenle kanserojenik ve endokrin bozucu etki göstermesi beklenmemektedir. Ayrıca, parabenler ilaç veya kozmetik olarak kullanıldığında çok hızlı bir şekilde parçalanarak vücuttan idrarla atılır. Ağız yoluyla alındıklarında ise midedeki asit ortamı nedeniyle parçalanmaları yüksek olup kana geçen miktarı yok denecek kadar azdır.


-Bu maddenin vücutta toksik etki yaratacak ölçüde biriktiğini gösteren ve insanlarda doğrudan kanser oluşturmasına yönelik kanıtlanmış bilimsel veri bulunmamaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalarla konu bilim dünyası tarafından yakından takip edilmektedir.


-Ülkemizde ilaçlar, klinik kullanıma sunulmadan önce, içeriklerinin ve katkı maddelerinin (parabenler dahil) mevzuatımız sınırları içerisinde olması kaydıyla ruhsatlandırılmaktadır. İlaç ruhsatlandırmayla ilgili mevzuatımızdaki sınırlar da Avrupa Birliği ve ABD ile uyumludur.


-Kozmetikler ise, Avrupa Birliği'yle uyumlu kozmetik mevzuatımız doğrultusunda, bildirim esasına göre piyasaya çıkmaktadır. Kozmetiklerin piyasa denetimleri özellikle içerdikleri (parabenler gibi) koruyucu maddeler açısından yapılmaktadır.


-Ülkemizde klinik kullanıma sunulmuş ilaçlar ve kozmetikler içerisinde bulunan parabenlerin, formülasyonlardaki miktarları itibariyle insan sağlığına zararlı etkileri olması beklenmemektedir.


-Bugünkü veriler doğrultusunda parabenlerin, bilimsel olarak risk yaratmamakla beraber, çocukların korunmasına yönelik -özellikle bebeklik döneminde- kozmetik ürünlerin hekim veya eczacıya danışılarak kullanılması önerilir.


-Bu konudaki bilimsel veriler takip edilerek bilginin güncellenmesine devam edilecektir.


-Sağlık Bakanlığı olarak, ulusal ve uluslararası otoritelerle gerekli temaslar sağlanmış olup bu konuda yapılan çalışmalar dikkatle izlenmektedir."

 

BPA konulu Temmuz 2010 tarihli basın açıklaması.

Sağlık Bakanlığı, Bisfenol A maddesine ilişkin bilimsel verilerin, vatandaşların endişe etmelerini gerektirecek bir durum olmadığını gösterdiğini bildirdi.

Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan açıklamada, BPA olarak isimlendirilen Bisfenol A maddesinin, biberonlar dışında çeşitli yiyecek ve içecek kutularının iç yüzey kaplamalarında da bulunduğu ifade edildi.
BPA'nın yiyeceklerle temas eden kaplarda kullanılmasına belirli ölçülerde izin verildiğinin bildirildiği açıklamada, biberonlarda bulunabileceği miktarın Avrupa Birliği'nde de kullanılan TS EN 14350 standardı ile sınırlandırıldığı belirtildi.
Avrupa Birliği ve ABD'deki yetkili organlarca BPA için vücuda alınmasına izin verilebilen miktarın, vücut ağırlığının kilogramı başına günlük 0,05 miligram şeklinde olduğu ve bu miktarın 100 katına ulaşıldığında ancak toksik etkiden bahsedildiğinin aktarıldığı açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Bazı ülkelerde (ABD'de 51 eyaletten 6'sında, Kanada, Avustralya, Fransa ve Danimarka) BPA'nın biberon gibi bebek gıda kaplarında kullanılmasına son verilmek üzere karar alınmış ve tedricen gıda üreticilerinden BPA'yı kullanmamaları talep edilmiştir.
Avrupa Birliği Avrupa'da bu konuda yetkili organ olan Avrupa Gıda Güvenliği Ajansı'ndan (EFSA) bu konuda bilimsel bir değerlendirme yapmasını talep etmiştir. Ajans, 13 Temmuz 2010 tarihinde yayınladığı bir açıklamada, bu aşamada izin verilen günlük alım miktarının değiştirilmesine gerek duyulacak bilimsel bir veri bulunmadığını, Eylül ayı sonuna kadar bu konudaki raporlarını tamamlayacaklarını bildirmiştir.
Bugün itibariyle sahip olduğumuz bilimsel veriler, vatandaşlarımızın endişe etmelerini gerektirecek bir durum olmadığını göstermektedir. Bisfenol A ve benzeri maddelerle ilgili konular 2005 yılında kurduğumuz 'Ulusal Kanser Danışma Kurulu' tarafından Avrupa Gıda Güvenliği Ajansı ve Amerikan FDA gibi uluslararası örgütlerle işbirliği içinde büyük bir ciddiyetle yakından takip edilmektedir.''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder