7 Ağustos 2014 Perşembe

“Hiç yeşil ağacımız yoktur bizim, hepsi gridir.”

MUHAMMET KÜÇÜK / Taşeron inşaat işçisi

"Bir buçuk yıl önce taşeron firma üzerinden Tuzla Belediyesi’ne taş işçisi olarak girdim. İşe başlar başlamaz, kafama bir baret, elime de çekiç ve balyoz verdiler, başladım kalıp söküp, taş taşımaya. Kaldırım parkelerinden, dere yatağı barikatlarına, altyapı borularına kadar betondan yapılan herşey bizim orada üretilir. Biz de 12 saat boyunca beton malzemeleri, kalıplardan söker, taşırız.Tek kaldırmada yükümüz aşağı yukarı 35 kilogramı bulur, ortalama 1000-1200 kalıp döksek, günde taşıdığımız yük 35 tonu geçer. Taşeron olduğumuz için de bütün yük bizim üstümüzdedir. Zaten bu yüzden bir buçuk yılda pestilim çıktı. 
İşe başlamadan rapor istemişlerdi, hiç bir rahtasızlığım çıkmamıştı. Şimdi meslek hastalıkları hastanesi raporuna göre sadece omurgamda 3 fıtık var, biri çok büyükmüş, felç riski taşıyor dediler. Bir de boynumda çıktı. Sağ bacağımda da kemik büyümesi başladı. Hepsi de ağır yük taşımaya bağlı rahatsızlıklar. Şimdi hastane meslek hastalığı raporu verdi ama asıl sonuç Ankara’daki kuruldan gelecek. Bu arada firma beni işten çıkarmanın yollarını arıyor, “sen artık işimize yaramazsın” diyorlar. Hastane de bölüm değişikliği gerekiyor diye yazı gönderdi firmaya. Ama bizim orada başka çalışacak bir bölüm yok ki. Ya taş taşırsın ya taş kırarsın. 

Ben de o işte çalışmam artık zaten. Daha 26 yaşındayım. Bu halde başka hangi işte çalışabilirim, onu da bilmiyorum ya! Akciğerlerimde de sorun varmış, şimdi hastanede araştırıyorlar. Bu da işe bağlı olabilirmiş. İşyerinde beton, kalıplara dökülüp, aşağı yukarı 120 derece buharla 4 saat pişer. Açıldığı zaman nar gibi 
olur, biz o sırada kalıpları sökmeye başarız. Buharla birlikte beton da soluyoruz elbet. Bir de bizim oralarda beton santralleri çok, hiç yeşil ağacımız yoktur bizim, hepsi gridir. Yağmur yağdı mı balçık akar bizim oralarda. Onların da tozu yapışıyor herhalde ciğerlere."

Kaynak
Fotoğraf: Eren Aytuğ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder